Düş
Uyan, uyan, uyan! Hiç yok gibisin. Oldun mu ki? Yaşandı mı bu yaşadıkların? Şaka bunun neresinde, gerçek olan hangisi? Kafanda yaşadıklarının gerçek olmadığını nereden biliyorsun? Gerçek olanların yaşandığını? Hatırlamakla cezalandırılmışsın geçmişteki duygularını. Anların gözüne gelmesi o kadar kolay değilken o muhteşem zor anlarda ne hissettiğini hemen tekrar hissedebilmeyle. Acı çeken bir robot tıpkı senin gibi görünürdü. Hücrelerin bilincini oluşturduktan sonra seni canlı tutmak için mesai yapmayı bırakmış ve teslim olmuş kendi oluşturduğu şeye. Boşluğa bakan, yorgun, hafif dolu ama yaşın akmadığı, hafif bayık ve altı çökkün gözler, sabit taş gibi bir yüz. Zaman akarken yanına almayı unutmuş seni. Üzgün görünmüyorsun, anlamsız ve saçma, bir de umutsuz görünüyorsun. Aklından neler geçtiği asla tahmin edilemez, tahmin edilmek de istenmez. Orada, arkada her ne varsa beni de alıp götürebilir suları. Öğrenmek istemem bu yüzden, her şeyin mükemmel mesafede...