Aynalı Pastane
“Eski bir masalda, zamanın unutturduğu bir mantık boşluğu gibi gülümsüyor Aliye.” Kararını verdiği an, içini gıcıklayan ama anlamlandıramadığı, önemsemediği ve daha sonra mantığına bürüyemediği için içinde mantık boşluğu açan bu his aslında girdiği yolda geri dönüşü olmadığını içten içe bilmesiydi Aliye’nin. Kendini masalda sanmıştı en başında, masalların mutlu sonla bittiğine inanarak. Oysa masallarda zaman mı vardı? Masallar ancak ışık hızında, zamanın durduğu yerde var olabilirdi çünkü onların içinde hep “sonsuza kadar mutluluk” vardı. O da biliyordu gerçek dünyada mutlu ve sonsuz kavramlarının yan yana bile gelemeyeceğini. Ama zaten kim “gerçek dünya” da yaşıyordu ki? Herkes fazla dozda kafein içeren bu gerçeklikten kaçmak için başka dünyalara sığınıyordu. Aliye de öyle yapmıştı işte; kendisine onu hep mutlu edecekmiş hissi veren bir dünyaya kaçmıştı ve onu bütün cömertliğiyle karşılayan o dünya şimdi ona yetmiyordu. Geri dönmek istiyordu, çünkü kendi içinde açtığı bu boşluğu...